Ahmet Önder 24 yaşında… 2014 yılından bu yana milli takım sporcumuz. 2017 yılından bu yana her sene düzenli olarak elde ettiği derecelerle Tokyo’nun anahtarını çoktan kapmış durumda. Minsk’te, Stuttgart’ta ve son olarak Mersin’de “gümüş” madalyayı boynuna geçiren “altın” çocuklarımızdan Ahmet Önder artık yeni jenerasyon Türk sporunun önde gelen isimlerinden biri. Cimnastik dalında birçok başarıya imza atan ve yenileri için hazırlanan genç sporcu, ayrıca kurduğu YouTube kanalındaki başarısıyla da dikkat çekiyor…
Salgınla yaşamaya alıştık gibi. Peki, koronavirüs döneminde turnuvalara, organizasyonlara katılmak nasıl hissettiriyor? Ne gibi zorluklarla karşılaşıyorsun?
Yarışmaları çok özledik. Her ay yarışmaya gittiğimiz bir dönemden, belki yılda bir defa yarıştığımız bir döneme geçiş yapmak zordu. Şahsen mücadele etmeyi ve o sıradaki heyecanı seven bir sporcu olarak, yarışmalarda sınırlarımı zorlamayı seviyorum. Çünkü bu şekilde kendime meydan okuyarak yarıştıkça daha iyi olduğumu düşünüyorum. Artık böyle bir şansımız yok; yarışlarda nokta atışı yapmaktan başka çaremiz kalmadı. Hazırlık süreci bu anlamda daha önem kazandı. 2020 yılında bunu kendime tecrübe edindim. Önümdeki yarışmalar için bu tecrübemi kullanacağım.
Aralık’ta Mersin’de düzenlenen Avrupa Erkekler Artistik Cimnastik Şampiyonası’nda gümüş madalya kazandın. Hazırlıklar nasıldı, turnuva boyunca neler yaşadınız?
Çok güzel bir sonuç almış olsak da hazırlık süreci beni zorladı açıkçası. Zira ciddi bir sakatlık geçirmiştim. Hem fiziksel hem de mental olarak kendimle bir mücadele içindeydim. Pes etmediğim için çok mutluyum. Takım arkadaşlarımla tarihi bir başarıya daha imza attık. Pandemiden sonra ilk yarışmamızdı ve kendimizle gurur duyuyoruz. Takımımızın ne kadar güçlü olduğunu ve bu süreci nasıl başarıyla sürdürdüğümüzü herkese göstermiş olduk. Bireysel olarak zorluklara göğüs gerdiğim ve elimden gelenin en iyisini yaptığım için daha güçlü hissediyorum. Tekrar o heyecanı yaşayabilmek güzeldi.
Abdelrahman Elgamal, şampiyonada sakatlığı nedeniyle bir süre yarış dışı kalmış ve ağlamıştı. Bir sporcu arkadaşınızı sakatlıklarla boğuşurken görmek seni nasıl hissettiriyor? Buradan yola çıkarak, sporun mental taraflarına dair neler söylersin?
Spor sadece fiziksel mücadele göstermek değil aynı zamanda mental anlamda da güçlü kalabilmektir. Onun sakatlanması büyük bir şanssızlıktı… Her zaman altın madalya kazanan olmak için savaş verdik. Üzerimizdeki sorumluluk büyüktü. Kendi evimizde yapılan şampiyonada birinci olmak için mücadele ettik ve en başından beri buna inanmıştık. Arkadaşım sakatlığına rağmen bize elinden geldiğince destek oldu. Sonuç olarak gümüş madalya bizim için ne kadar önemli bir derece olsa da altını kaçırdığımız için çok üzüldük. Abdelrahman da bunu en içten duygularıyla yaşadı.
Tokyo yolu iyiden iyiye kendini hissettirmeye başladı. Öncelikle şunu sormak istiyorum, eğer korona vakaları bu şekilde sürerse turnuvada yarışmak-mücadele etmek ister misin?
Ben yarışmak isterim çünkü Japonya’nın bu konuda elinden geleni en iyisiyle yapacağına inancım sonsuz…
Hazırlıklar nasıl gidiyor?
Tamamen hedefimize kitlenmiş durumdayız. Geçen sene bir tecrübeydi bu sene daha güzel sonuçlar olacağına eminim…
Sosyal plaftormları en iyi şekilde kullanan sporculardan birisin. Özellikle de YouTube. Bu platformları kullanırken nelere dikkat ediyorsun?
Bir numaralı önceliğim sosyal medyanın yayılma gücünü kullanarak, cimnastik sporunu olabildiğince fazla insanla tanıştırabilmek. Kanalımı incelerseniz sporu eğlenceli konseptlerle bir araya getirip ilgi çekici hale getirmeye çalıştığımı görürsünüz. Bunun yanında platformda her anlamda seviyeli bir tutum göstermeye gayret ediyorum.
YouTube fikri nasıl oluştu?
Üç yıl önce Youtube’a bir dalıp çıkmıştım. Elimde kamera olması, kamerayla dolaşmak, kameraya konuşmak beni geren ya da tedirgin eden şeyler değil. Videoları çekerken çok rahatım ve eğleniyorum. Bir Youtube hesabı büyütmeye becerim olduğunu biliyordum. O dönem içeriklerimi çeşitlendiremedim, video kurgu işleriyle ilgilenemedim derken iş öylecene kaldı. Geçtiğimiz yıl profesyonel bir iletişim ekibiyle çalışmaya başladığımda en büyük hayallerimden birinin YouTube projem olduğunu söylemiştim. Birlikte üzerine konuştuk, planlar yaptık, profesyonel bir kamera aldım ve tekrar gaza bastım. Doğru bir kanal yönetimiyle de ivmeyi yakalamış olduk.
Peki içerik fikirlerini sen mi üretiyorsun?
Ekibimle birlikte ortak hareket ediyoruz. Bazen onlar öneriler sunuyor bazen de ben. Dinlenme zamanlarımda araştırmalar yapıyorum, kendime örnek içerikler bulmaya çalışıyorum. Sonrasında üstüne konuşup çekim planını hazırlıyoruz.
Diğer ünlü YouTube kanallarını takip ediyor musun? En sevdiğin kanallar neler?
Kendi sporumun içinden popüler YouTuber’ları takip ediyorum: Nile Wilson, Nikita Nagorny. Ayrıca kendi kanalını açan yakın arkadaşlarım var: Tutya Yılmaz, Berk Özkul, Ayşe Begüm Onbaşı… Bir de Ağırsağlam gibi antrenman kanallarını takip ederek bir şeyler öğrenmeye ve kendimi geliştirmeye devam ediyorum.
Sence neden insanlar YouTube’ta çok zaman harcıyor?
Bunun birçok nedeni olabilir. Eminim ki bu konuda onlarca araştırma ve makale de vardır. Aklıma ilk gelen sebepleri söyleyeyim; televizyon içeriklerini kısıtlı ve dar bir çerçevede kalmış olmasından kaynaklı olabilir, dijitale ve teknolojiye erişimin kolaylaşması olabilir, tüketim kültürünün artıyor olmasından olabilir, sonuçta içerik de artık izlenen değil “tüketilen” bir şey, zor hayat şartlarında kaçış ve kafa dağıtma isteği olabilir.
Biraz da hikayene odaklanalım. Neden cimnastik?
Spora ilk başladığımda, salona girdiğimde oraya ait olduğumu anladım… Bir daha da ayrılamadım.
Ailenizden bahseder misin?
Babamı küçük yaşta cimnastiğe başladıktan kısa bir süre sonra kaybettim. Beni annem, halam, babaannem büyüttü. Babamın her zaman yanımda bana destek olduğunu hissediyorum ve aldığım başarıları görüp benimle gurur duyduğuna inanıyorum. Bu benim bir nevi motivasyonum. Ailemi gururlandırmak paha biçileme çünkü onların üzerimde çok emekleri var. Bu emeklerinin karşılığını maddi anlamda ölçülemez duygularla geri sunmak istiyorum. Annem çalışıyor dolayısıyla birlikte çok vakit geçiremiyoruz. İkimiz de yoğunuz… Tek istekleri geleceğimi sağlam temeller üzerine inşa etmem ve sonunda mutlu olmam. Ailem duygusal olarak bana çok değer veriyor, ben de aynı şekilde aileme.
Cimnastikte kullandığın aletlerin püf noktaları neler? Teknik hazırlıklarını nasıl planlıyorsun genel olarak?
İşin püf noktası çok sıkı çalışmak ve bunu her gün tekrar etmek. Sporumuza özel bir kurallar kitabımız var ve inanın bana, bu kitapta yüz binlerce kural vardır. Komplike bir branş olduğumuzu kabul ediyorum. Ama bu kurallar en mükemmelini bulmak için tasarlanıyor; hatta her olimpiyatlardan sonra revize ediliyor. Teknik anlamda programlarımızı antrenörlerimizle kendi yeteneğimize ve kapasitemize göre şekillendiriyoruz. İnsanların yarışmalarda izlediği o hareketleri antrenmanlarda milyonlarca kez tekrar ediyoruz ve bu hareketler bizim için en sonunda otomatik hale geliyor. Bunun için uzun saatler süren antrenmanlar yapıyoruz. Hareketlerin zorluk değerini arttırmak ve daha iyi puan alabilmek için bir yandan ağır kuvvet antrenmanları yapıyoruz. Zor. Ama hedefime ulaşınca bütün bu zorluklar yerini mutluluk, gurur gibi duygulara bırakıyor.
Cimnastik özelinde ekol olarak gösterilen ülkeler var ve Türkiye’nin bu ülkelerden (henüz) biri olmadığını söylemek mümkün ama potansiyelimiz ortada. Sence genç jenerasyonlarda nasıl bir sporcu kitlesi yetişiyor?
Gençlerimizin çok şanslı olduğunu düşünüyorum. Son yıllarda aldığımız başarılarla sporumuza olan yatırım artıyor ve birçok ihtiyaçları karşılanıyor. Belki de en başta bizim sahip olamadığımız ihtiyaçlardan bahsediyorum. Aynı zamanda onlara örnek olmaya çalışıyoruz yol göstermeye devam ediyoruz. Gördüğüm o ki, onlar da bizi rol model olarak sahipleniyorlar. Önlerinde başarılı olamamak için hiç bir nedenin kalmadığını görüyorum. Sadece yeterince istemeleri gerekiyor. Eminim ileride biz de sporumuzda ekol ülkeler arasında olacağız.
Kitap okumayı çok sevdiğini biliyorum. Peki, bu yoğun takvimde hobilere ne kadar vakit ayırabiliyorsun?
Hobilerim, antrenmanlardan sonra kalan vaktimi kaliteli geçirmem için yardımcı olan ve sıradanlıktan çıkmamı sağlayan anlar. Böyle olunca yenilenmiş gibi hissediyor insan. Özellikle evde geçirdiğimiz onca zamandan sonra kendime birçok şey kattım. Evet, kitap okumak bunlardan bir tanesi. Kendimle yalnız kalmak istediğimde hemen okuyorum birkaç sayfa. Onun dışında YouTube sayfam için eğlenceli içerikler düşünmek ve bunları çekmek için harekete geçmek bir diğer edindiğim hobi. Kendimi geliştirmek adına farklı spor branşlarını da sevmeye başladım. Mesela en son hayatımda ilk defa snowboard denedim. Boş zamanlarımı güzel aktivitelerle doldurduğumda işime daha iyi bir motivasyonla devam ettiğimin farkına vardım.
Son olarak, henüz yaşın genç ama ilerleyen dönemde planların neler?
Bu kadar sporun içinde olan ve sporu seven biri olarak kesinlikle sporun içinde kalacağım. Tecrübelerimi bir sonraki neslin daha ileriyi hedeflemesi için kullanacağım. Onlara yardım etmek istiyorum. Bu isteklerim yönetim kısmında, markalaşma kısmında ya da bambaşka şekillerde olabilir. Zamanı geldiğinde bu adımları da atacağım.
Röportaj: Kuzey Kılıç