2020 Şubat ayıyla birlikte Roger Federer, kortlara adım atmazken Rafa Nadal, koronavirüs önlemleri gerekçesinde birçok turnuvayı pas geçmeyi seçmişti. Novak Djokovic ise Haziran ayında koronavirüs paniği halen yoğun olarak hissedilirken ülkesinde bir gösteri turnuvası düzenlemiş ve hanesindeki ilk negatif çentiği yemişti. Amerika Açık’ta sinirine yenik düşüp, turnuvadan diskalifiye edilmişti. Djokovic, birkaç ay sonra Viyana’da Lorenzo Sonego karşısında şok bir yenilgi almış, ATP Finalleri’nde yarı finalde Dominic Thiem engelini aşamamıştı.
Djokovic, kort dışında pek çok eleştiriye de maruz kaldı. Eylül ayında ATP Oyuncular Derneği’nden ayrılıp yeni bir konsensüs üzerine düşünmesi oldu. Novak ve Vasek Pospisil, ATP’deki adaletsiz durum üzerine bu kararı almış ve diğer yıldız raketleri davet etmişlerdi. Ancak Rafa Nadal ve Roger Federer başta olmak üzere birçok tenis oyuncusu buna karşı çıkan açıklamalar yapmıştı.
Federer’in sakatlıkla mücadele etttiği, Nadal’ın ise durumunun belirsiz olduğu dönemde Djokovic, Federer’in “310 hafta dünya bir numarası olma” rekorunu kırmak için sadece dokuz hafta daha bir numarada kalmak zorunda. Erkekler tenisinin eski dünya bir numarası Carlos Ferrero, tepedeki savaşı, “Büyük Üçlü hâlen daha en iyisi. Ancak 2021’de Dominic Thiem, Stefanos Tsitsipas ve Alexander Zverev bence daha verimli olacak” derken Djokovic, tüm bu açıklamalardan bağımsız hedefini belirlemiş durumda. “Erkekler tenisinde bir numarada en uzun süre kalan oyuncu olacağım. Ve bu yıl Grand Slam’ler kazanmak istiyorum.”
Djokovic’in bu demecini desteklemesi için yapması gereken şeyleri belli gibi görünüyor. Öncelikle Avustralya Açık’ta 18. Grand Slam’ini kazanmalı. Ardından dokuz hafta daha dünya bir numarası apoletini taşımalı. İşte bunları başarabilirse 2021, gerçekten de onun yılı olabilir. Aksi hâlde senaryo tamamıyla Nadal veya “yeni jenerasyon” tarafına kayabilir.