Mercek #1 : Vassilis Spanoulis
Geçtiğimiz günlerde basketbolu bırakan, “Kill Bill“ lakaplı Vassilis Spanoulis’in kariyerini mercek altına alıyoruz.
8 Temmuz 1982’de Yunanistan’ın Larissa şehrinde hayata gözlerini açan Spanoulis, profesyonel basketbol kariyerine de 17 yaşında şehrinin takımı Gymnastikos Larissa’da başladı. O dönem 2. Lig’de mücadele eden takımda kendini göstermesi uzun sürmedi. Yunanistan’ın en eski spor kulüplerinden olan ve kariyerinde ona büyük bir sıçrama yaşatacak başkent ekibi Maroussi ile 1. Lig’e ilk adımlarını attı. Burada “ Yılın 6. Adamı “ ve “ Yılın Çaylak Oyuncusu’’ ödüllerini alan Spanoulis, Eurocup’ta çeyrek final ve Yunanistan Ligi’nde final oynayan takımda başroldeki isimlerden biri olmayı da başardı. Bu ona Panathinaikos’un kapılarını açacaktı.
2005-06 sezonunda Yunan devi Panathinaikos ile 3 yıllık sözleşme imzaladı ve kariyerindeki yükselişe emin adımlarla devam etti. Bu sezon çoğu zaman kenardan gelmesine rağmen takımın en etkili isimlerinden olan Spanoulis, “ Euroleague’de Yılın En İyi 2.Beşi “ ve “ Yunanistan Ligi’nde Yılın Beşi “ kadrolarında da yer buldu. Artık adı “ Euro Kobe “ olarak anılmaya başlanmıştı.
2004 NBA Draft’ında 50. Sıradan Dallas tarafından seçilen Spanoulis’in hakları Houston’a takas edilmişti. Panathinaikos ile geçen bu harika sezonun ardından, sözleşmesi devam etmesine rağmen Houston Rockets’tan gelen çağrıya kayıtsız kalamadı ve 2006-07 sezonunu başında NBA yolunu tuttu. NBA’de beklentilerin altında bir performans sergileyen Spanoulis, başantrenör Van Gundy’i açıkça eleştirerek “Ben Yunanistan’ın T-mac’iydim, beni kullanamıyorlar“ diyerek köprüleri yaktı. Bu sezon 31 NBA maçında boy gösteren Yunan oyuncunun hakları sezon sonunda San Antoino Spurs takımına takas edilmiş ancak annesinin yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle Spanoulis ülkesine dönme kararı almıştı.
Panathinaikos’a geri döndüğünde 3 yıllık 5.5 milyon Euro değerinde kontrat imzalayan Spanoulis’i burada Sarunas Jasikevicius ve Dimitris Diamantidis ile zorlu bir forma mücadelesi beklemekteydi. Kariyerinde yeni bir meydan okumaya yelken açan Spanoulis, o sezon özellikle Yunanistan Ligi’nde etkili performanslar ortaya koyarak hem asist kralı oldu hem de “ Yunanistan Ligi’nde Yılın Beşi’’ kadrosunda bir kez daha kendisine yer buldu.
2008-09 sezonu ise onun için bir dönüm noktası olacaktı. Artık genç bir oyuncu değil, olgun bir oyuncu olarak görülen Spanoulis ilk Euroleague zaferini bu sezonda yaşayacaktı. Panathinakos kupayı müzesine götürürken Spanoulis ise Final Four’un MVP’si ödülünü aldı. Yunanistan Ligi’nde de etkili performanslarını sürdüren yıldız oyuncu takımı mutlu sona ulaşırken, Yunanistan Ligi’nde de en değerli isim seçilmişti. Artık “ Kill Bill “ diye anılıyordu.
Beklentilerin çok altında geçen 2009-10 sezonunun ardından kıta basketbolunun kaderini değiştirecek gelişme yaşanacaktı. 2010 yazında serbest kalacak Spanoulis’e, Panathinaikos dönemin şartlarına göre çok iyi bir sözleşme teklif etti. 21 Haziran’da kardeşinin düğününde Spanoulis, başantrenör Obradovic’e son detayları düşünmek istediğini ve 2-3 gün süreye ihtiyacı olduğunu söyledi ancak bir daha dönmedi…
Panathinaikos’un ezeli rakibi Olympiakos’un yolunu tutan Spanoulis, buradaki ilk sezonunda Yunanistan Ligi’i finalinde eski takımını üzecek ve kupayı kaldıran taraf olacaktı. Euroleague’de ise başarı bir sezon sonra gelecek ve Olympiakos 15 yıllık aranın ardından 2011-12 sezonunda kupayı müzesine götürecekti. Harika bir sezon geçiren Spanoulis ise sadece Euroleague MVP’si seçilmekle yetinmeyip aynı zamanda “ Avrupa’da Yılın En İyi Basketbolcusu “ ödülünün de sahibi olacaktı.
Kendini taraflı tarafsız herkese kabul ettirmiş ve terazinin dengesini tek başına değiştirmişti. 2012-13 sezonu da Spanoulis için beklendiği gibi geçiyor, yıldız oyuncu daha sezon başlar başlamaz Ekim Ayının MVP’si oluyordu. Liderliğin koşulsuz bir şekilde ona verilmesi özgüvenini iyice yükseltiyor ve özellikle etrafındaki Yunan oyuncularla yakaladığı kimya kırmızıların müzesine kupa olarak dönmeye devam ediyordu. Olympiakos, Euroleague’de bir kez daha mutlu sona ulaşırken finallerin en değerlisi yine Vassilis Spanoulis oluyordu. Maçların kader anlarında verdiği beklenmedik kararlar onun tam bir lider olduğunu doğrular nitelikteydi.
Devam eden süreçte ilerleyen yaşının da etkisiyle oyunda kaldığı süreler giderek azalan Spanoulis, her şeye rağmen maç sonlarındaki dokunuşlarıyla hala takımına zaferler getirebiliyordu. 2016-17 sezonunda CSKA karşısında otoritelerin şans tanımadığı Olympiakos’u galibiyete ve Euroleague finaline taşıyor ama İstanbul’da oynanan finalde tıpkı takım arkadaşları gibi Fenerbahçe karşısında varlık gösteremiyordu.
Kariyerinin son bölümünde pek çok kez basketbolu bırakacağı konuşulan ama sürekli “ Bir yıl daha “ diyen Spanoulis’in son dönemde koç ile yaşadığı saha içi liderlik sorunları ve Olympiakos’un rekabetçi bir kadroya sahip olamaması, onun basketbola devam etmesini anlamsız kılıyordu. Zor kararların adamı “ tamam “ dedi ve formasını astı. Top eline geldiğinde çoğu oyuncu sağına vuracağını bilirdi ama engelleyemezdi. Spanoulis engellenemez bir oyuncuydu. Şimdi geriye bıraktığı izler kaldı:
8 kez Euroleague’de Yılın 5’i ( 3 kez 1. ve 5 kez 2. )
7 kez Yunanistan Ligi Şampiyonluğu
3 kez Euroleague Şampiyonluğu
3 kez Euroleague’de Final Four MVP’si
2 kez Avrupa’da Yılın En İyi Basketbolcusu
ve niceleri…