2018-2019 sezonunda finalde kaybedilen kupa, Anadolu Efes’e tecrübe ve özgüven olarak dönmüştü. Bir sezon öncesinde ligin dibinde olan takım büyük değişimle bir anda ayağa kalkmış ve zirvenin en büyük adayı olmuştu.
Tarih 4 Ekim 2019… Ego ile özgüven arasında ince bir çizgi vardır.
Anadolu Efes için bir mağlubiyet ancak bu kadar hayırlı olabilirdi. 2019-2020 sezonununda Euroleague’in ilk hafta maçında evinde Barcelona’ya 64-74 kaybeden temsilcimiz için bu mağlubiyet belki de sezonun harika geçmesine neden olacaktı. Oyuncuların silkelenmesi ve ego ile özgüven arasındaki o ince çizgiyi oturtması bu mağlubiyet ile gelişti. Açılışı kötü yapan Anadolu Efes’te toparlanma gecikmedi ve takım sonrasında çıktığı 12 maçta 11 galibiyet aldı.
29 Kasım 2019… Resmen efsane!
Sıradan bir cuma akşamında saatler 20:30’u gösterdiğinde, sezon için çok kritik olduğu öngörülmeyen bir maç Sinan Erdem’de oynanacaktı. Sezon için çok kritik olduğu düşünülmeyen bu maç, Avrupa’da modern basketbol tarihini doğrudan etkileyecek bir performansa, bir tarihe neden olacaktı. Oyuncular maçları, başlamadan kafalarında oynar. Shane Larkin’in beyin kıvrımları o gece kazanmaktan çok daha fazlasını düşünüyordu. 1.82’lik bir adam parkede attığı her adımla devleşiyordu. Bayern Münih karşısında 31 dakikada tam 49 sayı atan Shane Larkin artık Euroleague tarihinin ‘’ Bir maçta en çok sayı kaydeden ‘’ oyuncusuydu.
Haftalar ilerliyor Anadolu Efes’te her maç bir yıldız parlıyordu. Maccabi karşısında Vasilije Micic, Khimki karşısında Tibor Pleiss, zorlu Kızıl Yıldız deplasmanında Chris Singleton sahneye çıkıyor ve Ergin Ataman elindeki çeşitliliğin ne kadar yüksek olduğunu ispatlayarak rakiplere meydan okuyordu. Anadolu Efes rakip tanımıyor ve her hafta şampiyonluk mesajları veriyordu. Herkes, ‘’ Bu takımın önünde kimse duramaz! ‘’ derken malum virüs nedeniyle pek çok organizasyonda olduğu gibi Euroleague’de de sezon durduruldu. Sezon yine kupayla bitemedi ama 2019’da kazanılan özgüven ve tecrübeye 2020 yılında hırs ve damakta kalan tadın verdiği iştah eklendi.